Merhaba

Kendim araç işleri ile uğraşan biriyim. Bayramdan hemen önce İzmir’deki bir galeriden bir araç satın aldım. Araç için anlaştığımız ücretin neredeyse tamamını ödedim. 3.000-TL’lik bir kısmını da bayramdan sonra 30’unda ödeyeceğim konusunda anlaştık. Aramızda bir sözleşme de yaptık. Aracı da 3.000-TL’yi ödedikten sonra bizzat gidip teslim alacaktım. Anlaştığımız gibi 30’unda parayı banka yoluyla havale ettim. Ancak o gün eşim rahatsızlandığı için aracı almaya gidemedim. Bugün gittiğimdeyse; aracı satan şahıs bankaya borcu nedeniyle işyerinde haciz yapıldığını, bana sattığı aracın da diğer araçlarla birlikte haczedildiğini söyledi. Haciz tutanağından bir suret almış. Onu bana gösterdi. Haciz tutanağında benim aldığım aracın kendisine ait olmadığı, bana satıldığı, bu nedenle haczedilemeyeceği şeklindeki beyanı da var. Bunun üzerine haczi yapan icra müdürlüğüne beraber gittik. Görevlilerin yönlendirmesi ile bir dilekçe yazdım. Yapılan hacze itiraz ettim. Acaba aracın bana iade edilmesi ne kadar zaman alır? Vereceğiniz bilgi için teşekkür eder, çalışmalarınızda kolaylıklar dilerim.

Sayın hemşehri;

Nereden başlasam bilemiyorum ama hukuk sistemimizde önemli yeri olan bir karine ile başlamak en doğrusu olacak sanırım. “Bir malı elde bulunduran, o malın maliki sayılır.” Evet bahsini ettiğim karine yani zilyetlik karinesi budur. Bu karine taşınır mallar için kullandığımız bir kabul ediştir. Peki bu karine ile ne demek istiyoruz?

Bir taşınır malı kim o an elde bulunduruyorsa; o malın sahibi olduğunu varsayarız. Her kim ki bunun aksini iddia ediyor; bunu kanıtlaması gerekir. Malı elde bulunduran sahibi olduğunu kanıtlamak zorunda değildir ama aksini iddia eden ispatlamakla mükelleftir. Bu aslında hayatın olağan akışına ve genel geçer mantık çıkarımlarına da uygun bir varsayımdır. Söz gelimi yolda bir insan gördünüz. Üzerinde giymiş olduğu ceketin, o kişiye ait olduğunu düşünürsünüz. Oysa ki; o ceketi bir arkadaşından ödünç almış ta olabilirdi. Ancak bunu siz bilemezsiniz. Hukukta görünüşe güven duymak zarureti de vardır. Aksi halde her birimiz elde bulundurduğumuz malların bize ait olduğunu kanıtlamak zorunda kalırdık ki; bazen bu mümkün bile olamayabilir.

Peki bunların konumuzla ne ilgisi var? Sizin yönlendirildiğiniz yol istihkak iddiası olduğu için bunlardan bahsettim. Borçlunun adresine haciz yapılmak üzere gidildiğinde; haciz mahallinde bulunan, dolayısıyla borçlunun zilyetliğinde yani elinde bulunan mallar ona ait kabul edileceğinden; haczedilebilecektir. Ancak haciz sırasında borçlu, haczedilmekte olan malın aslen kendisine ait olmadığını iddia ederse; bu haciz tutanağına da yazılır. Ancak bu beyan o malın haczedilmesine engel olmaz. Mal yine de haczedilir.

Bu malın sahibi olan kişi, hacizden haberdar olduğu tarihten itibaren 7 gün içerisinde haczi gerçekleştiren icra müdürlüğüne giderek; haczedilen malın aslen kendisine ait olduğu, borçluya ait olmadığı nedenleriyle itiraz etmelidir. İcra müdürlüğü bu itirazı alacaklı ve borçlu tarafa bildirir. Onlar da 3 gün içerisinde bu istihkak iddiasına itiraz edebilirler. Eğer itiraz ederlewrse dosya icra mahkemesine gönderilir. Mahkeme istihkak iddia edilen, yani 3. Kişi tarafından kendisine ait olduğu ileri sürülen malın satılmasını durdurur. Ve böylece bir hukuki süreç başlar. 3. Kişi açılacak davada bu malın gerçekten de kendisine ait olduğunu kanıtlamalıdır.

Tüm bunlar herhangi bir sicile kayıtlı olmayan taşınır mallar için söz konusu olan bir sürece ilişkindir. Yani aslında sizin yönlendirildiğiniz yol da bu olmuştur. Sizin verdiğiniz dilekçe aslında o haczedilen aracın size ait olduğu, bu nedenle borçluya ait olmadığından haczedilemeyeceğine yönelik itirazınızdır. Yani istihkak iddianızdır.

Ancak zannediyorum ki; yönlendirildiğiniz kişilerce göz ardı edilen bir husus var. O da araçların taşnır mal olmalarına yani bir yerden diğer bir yere nakli mümkün mallar olmalarına rağmen; tıpkı taşınmaz bir malmış gibi bir hukuki statüye sahip olmalarıdır. Hukuk sistemimizde araçlar, gemiler ve uçaklar gerçekten de taşınabilen mallar olmalarına karşın; kendilerine özel bir sicile kayıtlıdırlar. Bu mallarla ilgili her türlü ayni hak tesisine ilişkin işlem de bu sicil üzerinde tescil edilmek suretiyle yapılabilir. Aynı şekilde bir ayni hakkın (örn; mülkiyet, intifa, rehin hakkı vb gibi) kaldırılması da bu sicilden terkinleri ile mümkün olabilir.

Kısacası aracı satın aldığınız kişi ile yazılı bir sözleşme de yapsanız; içinde bulunduğunuz aşamada henüz aracın sahibi olmamışsınız. Bir malın satımına yönelik yapılacak sözleşmeler, hukuk sistemimizde taahhüt işlemi olarak nitelendirilir ve sadece bu işlemi yapmış olmak; satılan malın mülkiyetinin devri için yeterli değildir. Malın mülkiyetinin devri için tasarruf işleminin gerçekleştirilmesi gerekir. Taşınır bir malın devri için malın alıcıya teslimi; taşınmaz bir malın devri için de kayıtlı olduğu sicilde alıcı adına tescili gerekir.

Araçlar da trafik siciline kayıtlı olduklarından; bir aracın mülkiyetinin kazanılması ancak trafik sicilinde alıcı adına tescil edilmesi ile mümkün olabilir. Sizin olayınızda ise anladığım kadarıyla trafik sicilde bu araç size tescil edilmemiş. Peki bu ne sonuca vardırıyor? Araç size ait değil. Dolayısıyla istihkak iddiasında da bulunamazsınız. Yani yaptığınız başvuru hukuken sonuç vermeyecektir. Araç üzerindeki haciz kalkmayacak; araç size iade edilmeyecektir.

Peki ödemiş olduğunuz para ne olacak? Onu satıcıdan geri almak için de eğer kendi rızası ile iade etmiyorsa; dava açmanız gerekecektir. Açacağınız bir sebepsiz zenginleşme davası ile paranızı geri alabilirsiniz ancak. Bu dava için de muhakkak ki bir avukat yardımına ihtiyacınız olduğunu belirtmeliyim.

Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi araçlar üzerinde yapılan satım sözleşmelerinde, aracın bizlere teslimine o kadar odaklıyız ki; hukuken o aracın mülkiyetini kazanıp kazanmadığımız; aracı teslim almamıza veya teslim etmemize karşın; aracın hukuki olarak devrini gerçekleştirmememiz halinde üstlendiğimiz risklerle ilgili değiliz. Bu da bizi çeşitli sıkıntılara sokuyor maalesef ki. Sizin yaşadığınız talihsizlik te benzer durumlardan biri. En kısa zamanda hakkın yerini bulması dileklerimle..